Subscribe News Feed Subscribe Comments

rezistans

bulaşık makinemiz arızalandığı için az önce tamirciler geldi.içeriden konuşmaları duyuyorum "rezistans kireçlenmiş" falan demekteler.hayıığr hayıığr dedim.bu klişeyi en sonunda ev sınırları içinde duydum! "biz bunu değiştireceez" dediler şimdi bişiler yapıyorlar içerde makineye.ama calgonit kullanıyorduk biz?!?

Facebook sayfamda doğumgünü uyarıları haziran ve ekim aylarında tavan yapmakta.sadece bu aylarda doğum oranlarında mükemmel bir artış görüyorum.aynı günlerde 6-7 kişinin doğum günü olması olayları daha da artmakta.

Aşağıayrancı otobüslerindeki yaşlı popülasyonu öldürüyor beni.Otursan ayrı dert, oturmasan ayrı dert.Yer verince iyi güzel hoş,diyelim ki bi kaç dakka sonra yer verdiniz otobüste sizinle ilgili bi uğultu başlamış oluyor "terbiyesiz günümüz gençliği" diye.gençleri sevin yahu.valla iyiyiz biz.yorgunuz koşuşturuyoruz,yaşlı kartımız yok her binişte 1.19 basıyoruz.okulda yoruluyoruz falan.bari siz köstek olmayın.

kuçu

Bugün ankarayda köpekli bi yaşlı teyzenin ankaray'a binmesi, köpeğin uslu uslu durup oturması, köpeğe aynı anda bakan insanların gülümsemesi falan...vagondaki herkes aynı anda gülümsedi,anlık bi mutluluk oldu..o sahne güzeldi.o an iyiydi..

Çak bes

Chuck Bass'in son bölümde (3x5 oluyor sanırım.) Carter Baizen' a uçak bileti alması falan.. Kıskanıyorum..Adamlar zengin. Hal böyle olunca düşman konumunda olanlar da zengin. "Sana şehri terketmen için uçak bileti aldım." diyor. Öyle zengin düşmana can feda. Şehri terketmemi isteyen yurtdışına gidiş biletimi alsın dönüşü falan hallederim.Resmen bilet aldı yahu.Ressmen.

Fast food restoranlarında menü istemediğim zaman kasiyerler benden nefret etmeye başlıyorlar.Oysa ne güzeldi değil mi ilk başta "meraba mekdanıldsa hoşgeldiniz efendim" demeleri."hayır menü olmasın sadece içecek ve hamburger istiyorum" diyince suratlarının ekşimeleri..
Menü istemeyince işlerin bozulmasına gıcığım.

yo mim

Laombra hanımdan mim geldi,okul yıllarımı anlatacağım.Zaten yazacak bir şeyler arıyordum,twitter yüzünden buraya uğramaz olmuştum.Yazacak bir şeyler bulabildim heheh.

ilkokul: okumayı önceden öğrendiğim için(ben 3.5 yaşımdan beri okuma biliyorum ulan!) 1.sınıf çok rahat geçmişti.bir de okula başlama korkum yoktu.ama en unutamadıklarımdan bir ilkokul sınıf öğretmenimiz vardı 5 yıl disiplin sistemi yüzünden kafayı yemediysek iyidir.Hala geyiğini yaparız öyle ki,bu hocanın problemi yanlış çözdüm diye defteri kafama atıp,defterin kafamdan sekip sınıfın kapısının altından geçip diğer sınıfa kadar ilerlemişliği vardır.5.sınıfta da türkçe testinde en birinci olduğumu hatırlıyorum,kalem hediye etmişlerdi bana bi de kompozisyon yarışmasını kazanmıştım..işte ilkokul güzel geçmişti,hatta şu an en yakınlarımdan kimler varsa onları ilkokuldan tanıyorum diyebilirim.(ketçap,capon.)

ortaokulda,biz okulun en komik sınıfıydık diyeceğim,anti klişe timi alıp beni götürecek.ama cidden öyleydik,esprileri hala konuşuyoruz, gülebiliyoruz güncelliklerini koruyorlar.kalıcı dostluklarım ortaokulda başlamıştı.bir de müzik zevkim bu yıllarda şekillenmeye başlamıştı capon cd alıp getirip dinletirdi,ketçapla sırayı karalamıştık bi gün,ertesi sabah müdür yardımcısı gelip bize masaları temizlettirmişti.bana ortaokul anılarını anlat deseler sabahtan akşama kadar anlatırım.bi de okulun bandosu vardı ben trampet çalıyordum,müzik odası'ndan yürüttüğüm bagetler hala durur.

lise,tam bir fiyaskoydu.lgs'yi kazanamadığım için dandik bi düz liseye yazdırmışlardı beni.özel okuldan devlete geçmek büyük bi travma yaşatmıştı bende..birilerine aşık olup kaptırmıştım kendimi, derslere girmiyordum bi arkadaş grubum vardı haftada en az 3 kez okuldan kaçardık.okulun dikenli telleri vardı mesela onları açmak için en sonunda bi arkadaş pense getirmişti,dikenli telleri aşıp,yüksek demirlerden atlıyorduk..Bir defasında bakkal amca yardımcı olmuştu bana,herkes atlamıştı korkmuştum ben "burası çook yükseek"diye, yüksek duvardan atlayamamıştım "imdaat" diye bağırınca bakkal amca merdiven getirmişti öyle kaçabilmiştim okuldan.yani derslere gitmedik genellikle.devamsızlıklarımızı rapora çevirirdik zaten.Öyle rutine bağlamıştık ki okula gidiyormuş gibi evden formayla çıkıp okul kapısında buluşup sabahtan ilk playstation oynamaya internet cafeye giderdik,ardından bişeyler yerdik sonra kafamıza göre takılırdık.öss falan hak getire yani.
Aşık olduğum çocuğu iyice taktım diye bayılmıştım bi de,1 hafta okula gidememiştim o anımı çok net hatırlarım,bi de lise 2 ve lise sondayken bazı hocalar derslerimize girmezlerdi ya da bizi boş bırakırlardı bol bol magic kartlarından oynardık,rpg oynardık kendi çapımızda..bir sürü frp seven arkadaşım vardı onlarla ejderha mızrağı,yüzüklerin efendisi tartışırdık yorumlardık..hey gidi günler hey..

üniversite: 1 yıl gecikmeli olarak kazandım,nasıl devam edebiliyorum ben de bilemiyorum ama geçen yıllara göre tahammül katsayım arttı,çekilmez ortam bana sabretmeyi öğretti,istemediğim bir bölüm ama yine de idare etmeye çalışıyorum.ortamı,insanları çekilir gibi değil,buradan adamakıllı ortak noktalarımın olacağı insan çıkmayacağını bildiğim için her gün yola çıktığımda işkence ortamına gidiyormuşum gibi geliyor.sanırım hayatımın en durgun,en karanlık (oha karanlık.) zamanlarını burada geçiriyorum ve geçireceğim.
üniversite hayatımda zamanın bana ne getireceği belli değil gerçekten.

bu mim de burada biter.daha neler anlatırım da uzun ya.tüm hayatım okuldu zaten,fazla yazmayayım.

Coconut hanımı çok pis mimlerim.

enee mimlenmişim

Finduilas hanım mimlemiş beni.10 yıl sonra kendimi nerede görüyorum? konulu.
Bi yerde göremiyorum, ne olacağıma karar verdim de (hesap uzmanlığı) yani olmak için ciddi bi çaba sarfetmem gerek. 10 yıl da uzun süre. 10 yıla kim öle kim kala. 30 yaşında olacağım 10 yıl sonra. Büyük ihtimal herkes düzenini kurmuş olur ben yine hayat düzenimi oturtamamış, öyle memnun olmadığım bi işyerinde çalışıp, sıkılmaya devam edeceğim. Çünkü benim hayatım bu.

Kendi hayatımı über mahveden bir insanım. Son şanslarımı deneyip "eh bu da olsun bari" diyerek en dandik liseye,üniversiteye giden birisiyim. İş hayatımda da bunun değişeceğini sanmıyorum. Yine bana yeteni kabul edeceğim sanırım mecburiyetten.
Eaah ne kadar iç bunaltıcı bir yazı oldu, şu sıralar gelecek konusunda bir sonraki günler/haftalar/aylar/yıllar konusunda fazla karamsarım.İyi yönden bir duruma bakarsak şöyle olur, fazla çaba sarfedip istediğim işi yapıyor olacağım, güzel bir ev tutacağım bir de uluslararası bir firmayla anlaşma yapsınlar beni işe alsınlar bol bol gezeyim falan filan.
Mimi attım isteyen tutsun hade bakalım.

Heyö bilög,değişik girişler lazım bana yazıya başlamam için. Ben bugün okula gittim. Pazartesi de gitmiştim gerçi ama geçen hafta hiç gitmemiştim. Dersler bayağı ağır bu sene. Şirketler Hukuku falan var adını duyar duymaz "eheh kaçayım..." etkisi oluşuyor. Ancak derslere girmezsem sınavlarda bir şey yapamayacağım gerçeği "gel buraya,nereye gidiyorsun" cevabını vermekte.. Yani geçen seneki gibi "girmesem de olur.kitaba bakarım ehö ehö" olayı bitti benim için.
Bugün ilk defa ders çalışacağım. Bu sene düzenli olucam sözü yalan olmayacak sanırım. Zorunluluktan.. Bir de danışmanım şimdiden iş sınavlarının sorularına göz atmam gerektiğini söyledi. kpss kitabı almalıymışım röh. Şimdiden başlamazsam işsiz kalırmışım. Gerçi benim mezun olduğum alandan iş yapacağım belli değil ki daha ikinci üniversite hayallerim var. Oof dersler feci bak yine aklıma geldi. İvet,kaçarım ben.

Lenslerimin kullanım süresi dolup gözlerimi yakmaya başladıklarında yeni paket açıp eski lensleri çöpe atmaya kıyamıyorum. Üzülüyorum, o kadar ay gözümde durmuşlar kurtarma şansım yok mu diye. Bu arada 1 aylık lensi ben 3 ay boyunca kullanıyorum ta ki gözlerim şişene,acıyana kadar kullanıyorum. Yine tereddüt ettim lenslerle çöp kutusu arasında, vedalaşmak çok zor oldu.

seversen ekime...

bu sözün devamını herkes biliyor ama ekim geldi! Ekimden önce bu sözü kullanamadım, sözde ekimde zayıflayacaktım mesela "zayıflarsam ekime zayıflamazsam ...me kadar." diyebilirdim,ama olmadı! Daha geçen gün ağustostu, yakında kışı da getirirler artık.
Dün de evde sivrisinek vardı bana denk gelir ya hep, sonbahar gelmiş adam hala vız vız diye geziniyordu gece.
 
You're my disco,playing on the radio. | TNB