Subscribe News Feed Subscribe Comments

between two points

Eski halimle yeni halimi karşılaştırmaya öyle alıştım ki... İki gün önceki ben, şimdiki ben bile değilim. Oldukça doğal karşılıyorum çünkü dün yaşadıklarım, gözlemlediklerim hep farklı, bugün de farklı, yarın da farklı olacak. Yaşım ilerledikçe, çoğunlukla eğlenerek yaptığım şeylerin tatsızlaşmaya başladığı dönemdeyim. Öte yandan kendimi hala 18 yaşımdaymış gibi hissetmem tuhaf, açıklayamıyorum.

Kim derdi ki severek yaptığın işi sabrın taşınca bırakacağın noktaya geleceğini? Emin olun, ben de bilmiyordum. Sadece içten içe tükendiğimi hissedip bir kaç hafta kendimi eve kapatıp fazla insanla görüşmemeyi uygun gördüm. Artık eskisi gibi değilim diyorum ya, geçen senelerin sosyalleşmeye bayılan Hardal'ı, şimdi insan görünce huysuzlaşıyor, huzursuzlanıyor. Ara sıra en yakınlarını görse yetecek. Zamanında üç ayrı arkadaş grubunun buluşmasına aynı gün yetişebilen insan bir-iki sene sonra insansız daha mutlu olduğunu farkediyor. Çoğu kişininin geçtiği bu dönemi az hasarla atlatmaya çalışıyor.

Kafamın içi klasör ve bolca bürokratik evrak dolaplarından oluşuyor olsun. Hayatım boyu kafamın içindeki o yazan çizen her şey darmadağınıktı. Hala da öyle duruyorlar. Bir gün olsun toparlayamadım. Büyük hayaller kuruyorum, hayal dünyasını bırakmak da istemiyorum kendimi kaybedercesine peşinden gitmek istiyorum ama gerçeklikte bunun sonu hüsran olacak biliyorum. 

Gündem canımı çok sıkıyor, ölesiye canımı sıkıyor. Biraz dışarıda oturayım demeye gelmeden twittera baktığım anda yeni kayıtlar düştü, yok tayyardan yeni açıklama geldi, normal bir insan buna dayanamaz. Günlük 6 saatlik uyku dışında gözümüzü açar açmaz her tarafımız gündem. Bu normal değil. İsveç'te geçenlerde bi binada yangın çıkmış ve ülkenin o hafta en önemli olayı o, inanabiliyor musunuz? Artık istediğinizi deyin, ister apolitik olayım gözünüzde isterseniz ilgisiz, gerçekten tahammülüm kalmadığı için bakmak istemiyorum. Her sabah uyandığımda "acaba neye yasak
gelecek?" demekten bıktım usandım. Sevmiyorsan git diyenler var bir de, ben bayıldığımdan kalmıyorum burada birikimlerimi yapıp zaten gideceğim eninde sonunda.

Bir noktada bu canımı sıkan, şu sıralar beni kötü hissettiren olayların gelip geçeceği gerçeğini aklıma getirmeye çalışıyorum ama çoğu yerde elimden bir şey gelmiyor, yaşadığım olaylar içimden parçalar alıp götürüyor her gün sanki rengim biraz daha atıyormuş gibi hissediyorum. İyi olaylar olmaya da başlasa, sonbaharda sararan yapraklara yaz sıcağını bir kaç gün göster, nasıl toparlayabilir ki kendini?

0 potasyum!:

 
You're my disco,playing on the radio. | TNB