Subscribe News Feed Subscribe Comments

Avatar:the last airbender

izleyeli 1 hafta oldu ama film hakkındaki öfkemi nasıl buraya döksem bilemedim.
yıllardır izlediğim,tekrarlarını bile kaçırmadığım çizgifilmin (aslında anime demek daha doğru olur.) orijinalinden nasıl saptığını gördüm. sanki paralel evreniymiş gibi. ateş ulusu rezaletiyle başlayalım mesela. ben hiç hintli ateş ulusu beklemezdim. caponların olduğu bi ateş ulusu beklerdim. zuko mesela capon olmalıydı bence. ona o yakışırdı. uncle iroh'un tonton amca olması gerekirken en alakasız tipte bi adamı almışlar uncle iroh yapmışlar. filmin sonuna doğru beliren zuko'nun ablasını (daha doğrusu filmde kardeşi yapmışlar) bıyıklı bir hint asıllı kız oynuyor.dediğim gibi onun da capon gibi olması gerekirdi.
katarayla sokka olmuştu bence. aang'i biraz daha büyük yapabilirlerdi, katara'nın yanında minik kalmış biraz.
eğer izleyecekseniz izlemeyin. eğer önceden çizgifilmini izlediyseniz orijinalinden tamamiyle sapıldığı için cinnet geçirebilirsiniz. ama hata yapıp gitmeye karar verirseniz bari üç boyutlu izlemeyin.
son olarak ekşisözlükte bi yazarın shyamalan hakkındaki yazdıkları bütün sinirimi özetliyor gibi:
"beddua etmeyi hiç sevmem ama avatar efsanesine yaptıklarını bir gün iki tane sapık gelir de sana ve ailene yapar umarım.
(samanliktaki zuhtu, 27.07.2010 11:13)"

lise.

lisedeki güç göstergemiz burlington çorap ve bi çift deri dexterdı. (gerçi ben metalciliğe kayınca bu tür öğeleri siklemez olduğum doğrudur.) devlet lisesindeydim bi de. kanal d'deki gossip girl çakması diziyi izledim de. höh dedim. olm biz lise okumamışız. sabahları ilk derse girdikten sonra tellerden atlayıp internet cafeye oyun oynamaya giderdik. pes 6 vardı o zamanlar onu oynardık. başka derdimiz yoktu. devamsızlığımızı sildirirdik raporlarla. işte bi de haftada bi gün gözükürdük okulda, sınıftaki oturduğumuz sıralara başkası oturmuşsa ortalığı karıştırırdık.
biz lisede en haşarı sınıftık yeaa demek için yazmak isterdim ama yok değil. öyle lise hayatım aklıma geldi de. detaylara giremiyorum hava sıcak. ayrıca şu havalarda (gördüğüm kadarıyla,izlediğim bloglardan) mis gibi yazı yazanlara saygım var.rispekt.

burayı da nasıl boşladım.bi neden diye sor ey bilög,mini ege turundaydım.
izmiri olabildiğince gezmeye çalıştım.çeşmeden tutun alsancak'a vapura atlayıp karşıyaka'ya oradan seferihisar,doğanbey,özdere derken selçuk ardından tire'ye uğrayıp gelsin tereyağlı köfteler,şirince'de kedi severken içilen meyve şarapları, gezilen şaraphane. özet geçebilirim sadece.yol yorgunuyum. orada internet bağlantısı 2 çıbıktı. çıbık sadece.
ancak facebooka girebilen dandirik internet bağlantılarına sahip oldum kaldığım yerlerde. blog yazamadım bu yüzden. ardından ver elini kuşadası son durak olarak. ardından hoşçakal ege dedim ve uzaklaştım karasala doğru.
saatler sonra BOZKIRA HOŞGELDİNİZ yazısını görür gibi oldum.değilmiş.
ANKARA

nüfus:bilmemkaç milyon
rakım:denizden olabildiğince yüksek diyordu. allah kahretsin seni ankara. tekrar gelicem izmir sana! bu ziyareti saymayalım. aslında çalışabileceğim bir yerler var ama bakalım. belki de ileride bu ziyaretler kalıcı olmaya başlayabilir. iş imkanı olayını sağlarsam eğer.
izmir hakkında daha diyeceğim şeyler var aklıma geldikçe yazacağım.anahtar kelime direkt huzur ama. başka kelime bulamadım. ankarayı ne bok yemeye büyükşehir diyorlarsa bi de. tamam artık ankaranın taşra olduğuna kesin gözüyle bakıyorum. izmir mis.
 
You're my disco,playing on the radio. | TNB